10 Ağustos 2014 Pazar

Ellerin kırılsın Yahudi!

    Musa (A.S.) ’ya yüz çevirip ihanet sembolü haline gelmekle yetinmedin, asırlar boyu ektiğin fitne tohumları ile yeryüzünü kan gölüne çevirdin.  Kendinden başkasını insan kabul etmediğin için dünya ’ya hakim olmayı hakkın sayacak kadar kirlettin ruhunu.
    Lânetlenip yeryüzüne dağılacak kadar sapık olmasaydın peygamber şehit etmeye kalkar mıydın hiç?
    Hak ettiğin cezaya bile razı olmayıp Siyon dağında, yeni bir Süleyman tapınağı etrafında toplanma hayaliyle yaşadın.  Artık bu rüyayı gerçekleştirmek için yapamayacağın bir şey yoktur.  Burnunu sokmadığın ne bir iş ne bir yer kaldı.  Talmut sayfalarına işlenmiş ihtirasın uğrunda Fatih ’i zehirleyebilecek kadar sinsi, kendi vatanlarında esir aldığın Filistin mazlumlarına işkence edecek kadar vahşi olman da bu necis ruhunun görüntüleri değil miydi?
    Dünyayı kendi hakkın olarak görüyordun…
    Milyonlarca insanı kendine köle edebilmek için neler yapmadın ki!…  İblis ’i hayrete düşürecek derecede tağutları yaymayı nasıl becermiştin?

    Senin en büyük marifetin ahlaksızlığındı.  Tahrif ettiğin Tevrat ’ı bile yetersiz görüp Talmut ’u düzecek kadar adileşmiş olman da bu sıfatının yansımasıydı zaten.
    Az çalışmadın…
    Masonluğu mu icat etmedin?…
    Birleşmiş Milletler safsatasını mı uydurmadın?…
    Savaşlar mı çıkarmadın?…
    Hep o Siyon dağı uğrunaydı.
    Çengelini her yere atabilmiştin.  Dünyaya baş belası ettiğin Gurion ’ların, Begin ’lerin, Şamir ’lerin yanısıra Almanya ’da Marx ’ları, Münzer ’leri, Amerika ’da Rockefeller ’leri, Kissinger ’leri, İngiltere ’de Rothshild ’leri yetiştirdin.  Altıyüz sene İslâm ’ın bayraktarlığını yapmış bir milletin içinden bile İbrahim Temo ’ları, Abdullah Cevdet ’leri, A.Emin Yalman ’ları ve daha nicelerini çıkarabilmiştin.  En büyük düşmanın İslâm ’ı kalplerden silemesen de Müslümanın kuvvetini elinden almıştın.
    Ve Flistin ’in bağrına yerleştin…
    Elinin uzanmadığı yer yok gibiydi.  Öyle görünüyordu ki amacına ulaşmıştın;  dünya sana hizmet ediyor, her yerde sözün geçiyordu.
    Nihayet şımardın.
    Öz yurtlarında garip bıraktın herkesi…
    Filistin ’de kendin, diğer yerlerde uşakların, masum ruhlara olduğu kadar masum vücutlara da işkence etmeyi zevk haline getirmiştiniz.
Daha ne istiyebilirdin?
    Sen hiç doymadın!
    Özlemin, Fırat ile Nil arasında bir İsrâil ’di her zaman.
    Bugün ümitlisin belki…  Yarın da ümitli olabilirsin.  Filistin ’deki vahşetine kimsenin aldırmayacağını da umabilirsin.  Senin uşakların sana ne diyebilir ki, değil mi?
    Ama yanıldın!
    Lânetlendiğini çabuk unutmuşsun meğer…
    Kanlarını döktüğün masumların duâlarından korktuğunu gizlemene gerek yok.  Yaptığın zulmün, senin son çırpınışın olduğunu anlayacağın büyük gün yakındır çünkü.  Ellerinin kırılacağı zamanı müjdeleyen duaları susturmaya kalkman da kurtarmayacaktır seni.  Her zâlim gibi sen de tepen üzerine dikileceksin!…

Zaman, 1988

Bu yazı 1988 yılında yayınlanmış olmasına rağmen maalesef halen geçerliliğini koruyor. Siyonist zulmü devam ediyor. Biz de aynı düşünceleri tekrar paylaşma ihtiyacını hissederek yazıyı burada tekrar yayınlıyoruz. Yazıdaki hitabın muhatabı şu anda Siyonizmi savunan kim varsa odur. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder