Meltemin gidip de dönmediği yerde;
İçinde bülbül ötüşünün olmadığı
Ve serçe sıçrayışlarının artık görülmediği
Geri gelmediği yerde,
Şimdi yabancıların oturduğu yerde,
Orada
Ve zamanın eskisinde
Ecdat zeytin ağaçları ekti,
O yeri ektiler
Yüzlerce, yüzlerce seneden
Ektiler onu
Zamanın hayli eskisinde.
Renkleri o yerin
Mübarek ağaçlara vurdu,
Kökü
O eski yerlerin derinliklerinde uzayana,
Renkleri,
Ülkelerden emdi güneşin ipekli ışıklarını
Renkleri onun
Vardı ve yok olmadı
Ve kalacak
Kırmızı
Yeşil
Esmer
Meltemin geri gelmediği
Ve şimdi yabancıların yaşadığı yerde
Yüksek durur zeytin ağaçları,
Hareket ederler öfkeyle.
Antika yer denir ya
Girer
Güçlükler beldesi şafağına
Ve nehirlerin açıklarında
Yayıldı ağacın hışırtısı, methi
Filistin ‘de
Tüm Filistin ‘de
Kükremeye dönüştü hışırtısı
Onun
Ve dallar,
Bütün dallar
Bir kanal oldu, yol oldu.
Orada
Ve o günün sabahında
Ufkunda eski yerin
Her nerde gelişirse zeytin ağaçları
Üç rengiyle
Üzerimize vurur sabah güneşi
Bize yansır,
Parlak,
Kuvvetli,
Üzgün,
Ve sert,
Bolluk içinde olur
Karanlığa bürünmüş ülkeleri
Vahdet, 1988
Kırağı, 1997
Orijinal Japoncası: Şuhatşi Takatu
Arapçası: Bekir Abdulmen'am Muhammed
Türkçesi: Ahmet Yalçınkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder