28 Eylül 2013 Cumartesi

Soru

hangi çırayı yaksam
elimde bir iz
ama tutuşturamam ateşi
nispet mi acep kısırlığa ya da körlüğe
bu neyin nesi

bıraksam her şeyi rüzgara
bulutlara uzansam,
gizemlerin körpe saflığında,
fırtınanın kararlılığında, doğrusu tutkusunda
açılsa çıtırdayarak, savrulsa özgürlüğe
gerek mi

bir kıvılcıma esiriz yine de
direnmek istemesi ateşin yoksa delice
belki utanmıştır diyorum
kendini vermiştir deliliğe

çıra, rüzgar, nefes, eller, irade
size sorsam nedir sinemde bu iz
ateş bile bu kadar anlamışken beni
tutuşturamam ya hata nerede

kendi içine büzülmüş bir güneş gibiyim,
her şey tesirsiz
sulara mı bıraksam yoksa diyorum
kiminizi tanımış kiminizi yeni tanıyorken aslında
ümidim şu belki siz bilirsiniz

Leylâ ‘yı Sorma Benden

Oysa Mecnun bütün deliliği almış gitmiş
Kupkuru bir hayat kalmış ve adeta oyun bitmiş
                                                           Sezai Karakoç

oyun bitti âh mecnun, gündüzlerden kovuldum
durmadan üşüyorum dolaştığın çöllerde.
ardından kavrularak ateşlerde yol buldum
sabahları avladım can aştığın çöllerde,
ve işte oyun bitti, gündüzlerden kovuldum…

        gel, son seherler de uçuşup gitti
        kuru hayat kaldı ve zaman bitti.
        bırak rüyaları, düşleri bırak!

âh mecnun deliliği alıp gitme elimden
neylesin beni şimdi yalnızlığımın yası.
bilmelisin, gökleri tutmak istiyorum ben…
kuşattığın ufkumu vurmuş yarin hülyası,
ne olur deliliği alıp gitme elimden

        yoksa topal kalan aklıma güler
        ruhumu delerek geçen süngüler.
        haberci son kuşlar lânetlendi bak!

şaşmışım neyim kimim Leylâ ‘yı sorma benden
ne gelen var öteden, ne haber var gidenden