Kutlu bir gündür bu…
Bir
Ramazan-ı Şerifi daha tamamlamış olmanın mutluluğunu paylaştığımız gündür.
Dünyanın
neresinde olursa olsun, o gün bütün Müslümanlar aynı heyecanı duyar, aynı
düşünceleri taşırlar. Güneşin doğuşunu takip eden saatlerde ağzı tatlandıran
her lokmanın lezzeti Türkiye ’de de, Pakistan ’da da, Malezya ’da da
aynıdır. Çünkü o gün, Müslümanların
bayramıdır. Ramazan ’ı yaşamış olmanın
bayramıdır.
Müslüman
çocukların sabırsızlıkla bekledikleri gündür o gün…
Sokakları
cıvıl cıvıl dolduran seslerin sahipleri o kutlu zamanı az özlemediler. O çocukların içinde öyleleri vardı ki, o
günün heyecanını daha bir duyabilmeki çin mübârek Ramazan günlerinde körpe
midelerine gem vurmuşlardı. Biz
yetişkinlerin nefsimize vurmakta çoğu zaman zorlandığımız gemi, onlar
gözyaşlarına rağmen vurmuşlardı midelerine…
Bu
çocuklar için o gün doğan güneş her zaman doğan güneş değildir. Onlar, hasretini çektikleri bir güneşin
ışıklarını görmektedirler o gün.
O kutlu gün, Müslümanların sevinç günüdür…
O
gün, her Müslüman sevinmeli, diğer Müslümanları sevindirmelidir. Ramazan-ı Şerîf ‘i, aç kardeşinin halini anlayarak
geçiren Müslümanın, aynı kardeşini, sevincine ortak etme zamanıdır. Afganistan ’da, Filistin ’de, Eritre ’de,
Moro ’da ve dünyanın diğer yerlerinde kafirlere karşı mücadele eden
kardeşlerimizin sevincinin bizim sevincimizle aynı olması için ne yapmak
gerektiğini düşünmenin zamanıdır.
Bizim
gibi rahatı yerinde Müslümanlar bunun şuurunda olmalı, kafirin zulmü altında
inleyen kardeşlerinin de sevinmeleri için gayret sarfetmek gerektiğini hatırlamalıdırlar. Çünkü o gün sadece kendilerinin bayramı
değildir!
O
kutlu gün bütün Müslümanların bayramıdır!..
O günlere tekrar tekrar ulaşmayı Cenab-ı Hak
’tan niyaz ediyoruz.
Yeni Asya, 1991